en uzun cümleni kur
sevdiğini söyle mesela
sonra ben...
ayna olayım büyük yüreğine
sırrımı dökeyim ellerine de
sen, sıkıca sarıl kendine...
'Ulaş Yüksel
26 Eylül 2014 Cuma
25 Eylül 2014 Perşembe
çıkar aklının doruklarına
yüreği ki; incelikli eşkiya
çıkmak olurda geçmek olmaz mı
bir kartalın gözünde ne ki dağ
keskin bakışlı bıçkın bir delikanlı
söker kendi tırnaklarını bir bir.haşin
kırk yıllık bir yorgunluktan sonra
varmadan henüz kırkına daha
silkinir, soyunur eski libaslardan
düşürür gagasını vurarak kayalıklara
artık aynı sada değil yankılanan
ko vadiyi dost, çağını aşar bu söz.
Ulaş Yüksel
yüreği ki; incelikli eşkiya
çıkmak olurda geçmek olmaz mı
bir kartalın gözünde ne ki dağ
keskin bakışlı bıçkın bir delikanlı
söker kendi tırnaklarını bir bir.haşin
kırk yıllık bir yorgunluktan sonra
varmadan henüz kırkına daha
silkinir, soyunur eski libaslardan
düşürür gagasını vurarak kayalıklara
artık aynı sada değil yankılanan
ko vadiyi dost, çağını aşar bu söz.
Ulaş Yüksel
24 Eylül 2014 Çarşamba
23 Eylül 2014 Salı
dişlerimi karıştıracak mışım
elime bir kürdan alıp kahvehanede
et yedim sanacakmış arkadaşlar
bırak allasen ...
nedir bu anlamsız gurur !
insan neden utansın ki fukaralığından
görmez misin bak, bir çuval kömürle
koca bir milletin gözünü boyayanları
batsın o zenginliğiniz yerin dibine !
öyle pişkindir ki bunlar lağım çukuru ağızları
diyor ki; fıtratında varmış madencinin ölüm
bin kerre yuh olsun böylesi bir zihniyete
ve merak etme
anlayacaksın elbet sende bir gün
o kömürle bilrikte neleri ateşe verdiğini
Soma yine kaynıyor, yine dönüyor o kanlı çark
kaç yetimin feryadı tütecek bacandan bilir misin
gör bak tarih kaydedecek bu kara lekeyi
parmakla gösterecek halkını soyan büyük ustayı
biz değiliz aziziim, utanması gereken biz değiliz
kendi alınlarına çaldığı karadan onlar,
o leş yiyiciler, o AKPabalar utansın
Ulaş Yüksel
elime bir kürdan alıp kahvehanede
et yedim sanacakmış arkadaşlar
bırak allasen ...
nedir bu anlamsız gurur !
insan neden utansın ki fukaralığından
görmez misin bak, bir çuval kömürle
koca bir milletin gözünü boyayanları
batsın o zenginliğiniz yerin dibine !
öyle pişkindir ki bunlar lağım çukuru ağızları
diyor ki; fıtratında varmış madencinin ölüm
bin kerre yuh olsun böylesi bir zihniyete
ve merak etme
anlayacaksın elbet sende bir gün
o kömürle bilrikte neleri ateşe verdiğini
Soma yine kaynıyor, yine dönüyor o kanlı çark
kaç yetimin feryadı tütecek bacandan bilir misin
gör bak tarih kaydedecek bu kara lekeyi
parmakla gösterecek halkını soyan büyük ustayı
biz değiliz aziziim, utanması gereken biz değiliz
kendi alınlarına çaldığı karadan onlar,
o leş yiyiciler, o AKPabalar utansın
Ulaş Yüksel
22 Eylül 2014 Pazartesi
I-
İmdi senin gözlerinle yine seni
su gibi zeytin kokan mutfağımdan
yüreğinde biriktirdiğin güvercinlerle
selamlayacağım ölmez mananı
kabirlere sığmayan kamil akıl ey
şâd olsun ruhun
.
. eğil Hasan Dağı eğil bir yol
eğil de bir bak, bir dinle hele
asırlık bir selamı taşırım andacımda
kimin sesi değmiş sesime bildin mi
Nerden mayalanmıs ıslığım
.
. imdi patlamak zamanı bir nehir ağzı gibi çoşkun
püskürtmek içinde biriktirdiğin ataşı taa arş-ı alaya
yamaçlarına yaslanan yiğitlerin türküleriyle ışık ışık
imdi savaşmak, inmek zamanıdır oluk oluk
küffarın tepesine tepesine ...
II-
vurun ozanlar vurun üç telliye
yatman bu gece.ol parmaklar kanasın
şad olsun ruhu, ustam yücelerden dinlesin
saçılsın yeryüzüne sevdalar
barış olsun, kardeşlik olsun, sevi olsun
savrulsun bir harman yerinden
kanaatkar sevinciyle Anadolu insanının
menevişlenerek şu ayın hüzmesinde bir bir
dehşetle yoklarayarak bir ulusun hafızasını
insanı insan yapan yitirilmiş ne varsa.
kurulsun divanlar ol davalar görülsün
abanın gövdesine, nağmeler perde perde yayılsın
diyipte çığıran dilleriniz, şu cihana cân olsun
vurun ozanlar vurun üç telliye
yatman bu gece.ol parmaklar kanasın
şad olsun ruhu ustam yücelerden dinlesin
'Ulaş Yüksel / Ruhi Ustaya
20 Eylül 2014 Cumartesi
18 Eylül 2014 Perşembe
16 Eylül 2014 Salı
-
Govalarsan gaçar diyola
gaçsın diyorum gaçsın
umrumda değil dedikleriiz
o gaçsın, ben govalayım
ne olu yani ...
Elini golunu bağlamak mı aşk,
bu mu sabır dediğiiz erdem
Bilipdurun mu hem
ruhum yıkanır bu ataşla
Hakiki aşığım ben arkadaş
ne ben benzerim ne sevdiğm
sizin o tarif ettikleriize.
Düştük bi nazlı cerenin peşine
ceren ki ceren, gözleri goca bir orman
Dökülür altın suyu gürül gürül
saçları bir nehir,
çağlar omuz başlarından
çağlar omuz başlarından
Başlar bir uçtan bir uca guşlar
duttururlar bir göçmen gızın türküsün
vurur şavkı, gayaların alnına
aklımı başımdan alır yankısı
Kimseler bi şey demesin gaari
o nereyeee, ben oraya ...
varsın gaybolayım bu ormanda
osanmak olu mu gardaş bu işte
osanmak olu mu heç aşkta
'Ulaş Yüksel
15 Eylül 2014 Pazartesi
saat üç otuz
sönmüş köyün ışıkları
caminin üstünde, kilisenin hizasında,
karanlığın tam ortasında
üşür gibi titriyor bir ateş
başında ki adam belli belirsiz
elleri benimkiler gibi
göğe ağıyor kasılan şehveti,
yay gibi gergin
nurdan bir elma asılı semada
iç geçiriyor ay yarım
sigarayı bıraktığından beri öyle güçlü
sıksa suyunu çıkarır taşın ve fakat,
içinden bir ses hep;
deymez diyor deymez
yıkılıp duran şu mahşer yerinde
delice koşturmaya
- hem ne uğruna !
yollar sizin olsun,
çarşı pazar, ışıklı caddeler
olmazsa olmazlarınız topyekün sizin
ben acımdan öleyim
ne çıkar...
inemem buralardan inmem,
kaybolurum anlamsız kalabalığınızda
ayrılmam artık bu tenhalığımdan
Dokunmayın yalnızlığıma
yollar sizin olsun, yollarınız...
dağlar benim.
Ulaş Yüksel
sönmüş köyün ışıkları
caminin üstünde, kilisenin hizasında,
karanlığın tam ortasında
üşür gibi titriyor bir ateş
başında ki adam belli belirsiz
elleri benimkiler gibi
göğe ağıyor kasılan şehveti,
yay gibi gergin
nurdan bir elma asılı semada
iç geçiriyor ay yarım
sigarayı bıraktığından beri öyle güçlü
sıksa suyunu çıkarır taşın ve fakat,
içinden bir ses hep;
deymez diyor deymez
yıkılıp duran şu mahşer yerinde
delice koşturmaya
- hem ne uğruna !
yollar sizin olsun,
çarşı pazar, ışıklı caddeler
olmazsa olmazlarınız topyekün sizin
ben acımdan öleyim
ne çıkar...
inemem buralardan inmem,
kaybolurum anlamsız kalabalığınızda
ayrılmam artık bu tenhalığımdan
Dokunmayın yalnızlığıma
yollar sizin olsun, yollarınız...
dağlar benim.
Ulaş Yüksel
14 Eylül 2014 Pazar
ve öyle bir dem gelir ki
küfr ile iltifat erir aynı potada
itibar etmezsin artık her ikisine de
anlam giydirmeden hiçbir şeye
yol olur, alırsın voltanı tebessümle
gidecek bir yerin de yoktur üstelik
kendinden başka ...
inkar etmek ne güç !
kırık aynalarda milyar kere sen
bir türlü şirk koşamaz İNSAN kendine
gam tutmaz sırrını
ama fena tenhasındır artık
bu amansız yalnızlığın cenderesinde
'Ulaş Yüksel
küfr ile iltifat erir aynı potada
itibar etmezsin artık her ikisine de
anlam giydirmeden hiçbir şeye
yol olur, alırsın voltanı tebessümle
gidecek bir yerin de yoktur üstelik
kendinden başka ...
inkar etmek ne güç !
kırık aynalarda milyar kere sen
bir türlü şirk koşamaz İNSAN kendine
gam tutmaz sırrını
ama fena tenhasındır artık
bu amansız yalnızlığın cenderesinde
'Ulaş Yüksel
11 Eylül 2014 Perşembe
o bir başınalığın muhteşem kalabalığı
şairlere sorulmayacak bir soru bu
- bilir misiniz siz de bu lirik taşkınlığı ?
ağzımı açsam öyle bir kalabalık iner ki avluya
sussam içime oturur pazar yeri
duyuyor musun sadrımdan yükselen sadayı sevgili
senin dudaklarınla çalıyorum milyar senedir ben bu ıslığı
'Ulaş Yüksel
şairlere sorulmayacak bir soru bu
- bilir misiniz siz de bu lirik taşkınlığı ?
ağzımı açsam öyle bir kalabalık iner ki avluya
sussam içime oturur pazar yeri
duyuyor musun sadrımdan yükselen sadayı sevgili
senin dudaklarınla çalıyorum milyar senedir ben bu ıslığı
'Ulaş Yüksel
yine insan eti kokacak belli ki bu kış
kızıl kana bulanacak yine şu duraksız gök
kaç emekçi oturur Soma'nın tavanında bilir misin
forslu yıldız değil onlar çerçevesi fatiha ile süslenmiş
şahit oldun mu asansörlerle yükselen emeğe
söylesene nasıl olur da ısınır hanen sönen ocaklarla,
semaya ağan ağıtlardan göç yolunu değiştirirken turnalar
sahi; göğe baktın mı ömründe sen hiç ?
'Ulaş Yüksel / Asansör
kızıl kana bulanacak yine şu duraksız gök
kaç emekçi oturur Soma'nın tavanında bilir misin
forslu yıldız değil onlar çerçevesi fatiha ile süslenmiş
şahit oldun mu asansörlerle yükselen emeğe
söylesene nasıl olur da ısınır hanen sönen ocaklarla,
semaya ağan ağıtlardan göç yolunu değiştirirken turnalar
sahi; göğe baktın mı ömründe sen hiç ?
'Ulaş Yüksel / Asansör
Neden kendinden bile saklar insan
Neden korkar kalbinin büyümesinden bu denli
Efsaneciler taktı bilirim çalı kurusu elleriyle, çatallaşan dilleriyle..
Ey gönül, bir künye gibi taşırsin bin yıllardir koynunda acıyı
Bu yüzdendir kara sevdaya çıkmış adın
En büyük kambur oysa sırtında sevgisizlik
Hesapsız kitapsızken şu aşk pazarı
Tezgahında duran bu terazi de ne
Öyle eziliyor ki kalabalıklar yutkunarak
saklamaya calıştıkları o ağır yaraların altında. heyhat!
Kus o elmayı Adem babam... yolunuz yol değil
Duyun bilin ey ! bilmeyenlere de deyiverin bi'zahmet
Hesabım yok, dedem gibi bakkal olmayacağım ben.
'Ulaş Yüksel
Neden korkar kalbinin büyümesinden bu denli
Efsaneciler taktı bilirim çalı kurusu elleriyle, çatallaşan dilleriyle..
Ey gönül, bir künye gibi taşırsin bin yıllardir koynunda acıyı
Bu yüzdendir kara sevdaya çıkmış adın
En büyük kambur oysa sırtında sevgisizlik
Hesapsız kitapsızken şu aşk pazarı
Tezgahında duran bu terazi de ne
Öyle eziliyor ki kalabalıklar yutkunarak
saklamaya calıştıkları o ağır yaraların altında. heyhat!
Kus o elmayı Adem babam... yolunuz yol değil
Duyun bilin ey ! bilmeyenlere de deyiverin bi'zahmet
Hesabım yok, dedem gibi bakkal olmayacağım ben.
'Ulaş Yüksel
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)