28 Şubat 2015 Cumartesi

Kim düşse gayb'olur 
gamzelerinin çukurunda

Kainata ayna cemalin !

Gülüşün yeşil atlas. erken bahar
vakitsiz cemreler düşürür topragima

'Ulaş Yüksel

Mavi Deniz

dallarsın öyle
belki kokum gelir burnuna
hiç bilmediğin kokum
sonra bir arasam dersin 
gözün hep telfona takılır...

sen, 

bunu, 
düşünmeye devam et canımın içi
inan, arasan bu kadar gelişmez muhabbet

bakma elimin böyle kalem tuttuğuna

susarım genellikle. yazarım...
konuşmanın bir işe yaramadığını 
anladığım günden beri
bilhassa aşkta

boşveeer, 

böyle de güzeliz 
hokka senin o güzel yüreğin
divit parmaklarım benim
nerden sürülür başka bu iz
için senin. mavi deniz

Ulaş YÜKSEL
"ben buyum" demekten vazgeçtim artık
ve korkmuyorum da bundan
bu belirsizlik, bu tanımsızlık ilkin ürküten
tüm kimliklerin üzerine sıçratan bu ince derinlik
bilginin, bilmenin esaretinden öyle hür kılan 

kabından taşan bir sevi şimdi
kendi kendine yetebilen ve
yine kendi kabına dolan
derûûûn bir sessizlik, huzur
büyük bir kedi dinginliğinde
Bu tanımsız zıtlık bu sarmal
hiçligimle doldurduğum 
bu tarifsiz heplik...

 'Ulaş Yüksel
Kimi sevsem güzelleşiyor
            Neresinden öpsem sesini 
                                                 şiir oluyor

                                               Ulaş Yüksel
Konuştuk, 
sohbet ettik
çaylar, kahveler, 
bir sürü kuru lakırdı

şöyle oturup,
bi susamadık uzuun uzun 
harf kalıbından hür adamakıllı
soyunup nesneden,
kıramadık suskunun belini 

oysa çektigim gizli hasret;
gözlerinin âmâsında yitip gitmek
sesine dokunmanın ötesinde 
buluşup hiçliğin koynunda
teninin sıcaklığında gaybolmak

yokla kendini sevgilim
illa keşfedersin sende
yitip gitmek o büyük vuslatta
hep sakladığım derin sancı
bastırılamayan bu amansız tutku
eriyip vahdetin potasinda
birliğin can suyuyla...
çelikleşmek !

Ulaş Yüksel
Gözlerinde birleşiyor bütün kara parçaları
tüm kainati gülüşünde toplayarak
Sevmeyi öğreniyorum adım adım 
esaretten ırak bu sefer ölesiye hür

Yazmam artık dedikçe 
ellerime dolaniyor inadına kalem
Kara çaliyor andacıma ki,
andacım karaladıkça ağaran tan yeri

Öyledir işte...
Nasıl çıkılır güne başkaca, aşk olmasa
Nasıl taşmaz kelam sadrından 
sevda düşerde toprağına.

Ulaş Yüksel
İste hafif bir gün daha
Tam da modern insana yakışır yoz bir gün 

Sevgilim olmadığından mı asla !

Kedinin ulasamadıgı ciğer desen o da degil
harbiden mundar bir gün daha

Ulaş Yüksel / 14 Şubat

27 Şubat 2015 Cuma

Soluğum kesiliyor, içim bir yangın yeri
Akıyor Alaman Çeşmesi'nden gürül gürül
doluyor avuçlarıma Nazım'ın dizeleri 
ışıklar saçarak tertemiz bir ağızdan

Akıyor bir nehir gibi insan seli
dökmek için Marmara'ya yankileri
Vedat'ın kanı nereye akar,
hangi Deniz'le devleşir bilir misin

Ulaş YÜKSEL / Unutmadık ...

22 Şubat 2015 Pazar

Öpmek istiyorum bir kerecik 
gülen ağzından
Bozulursa bozulsun orucum 
umurum değil.

'Ulaş  Yüksel

5 Şubat 2015 Perşembe

gülüşünle atlarım bir yangının üzerinden
tutsam şifacı ellerini dönüşür taş kalbim
can verir aşk atı oracıkta da
adam akıllı sevmeyi bellerim

nefesinden bir yol bulup sevgilim
bir kerecik öpsem seni yüreğinden
heyhat, bu ne düş ey ! 
ben kendi gönlüme düşerim

 'Ulaş Yüksel​
insan nelere alışmıyor
pis alışkanlık yokluğun
kırmalı bu esareti de
kurtulmalı bundan

Ulaş Yüksel

1 Şubat 2015 Pazar

ben yazmasam ;
tıkanır sadrıma doğan ilham 
yüzüm kararır, 
nönkörlük ettiğimi not düşer tarih 
andacım sol yanımdan verilir.

'Ulaş Yüksel
barışı istemekle 
başlattım savaşı

evvela belayı diledim hep 
bilmesemde, huzura ermek için...

ellerimin kanı 
ölümün değil !

ince düşün, 
daha ince sevgilim...

yepyeni doğumların izi 
bu kırmızı

sıcak ,
ve taze

'Ulaş
Öyle işte...
ne vakit kararsa içim,
ne zaman gam kasavet çökse 
oğullansa bi'keder na şuramda
cemaline daldığım güzeller var
kalbe cila, ruha gıda
kabımdan taşan sevi suyu ile
parlattığım gönül ayinemi

'Ulaş Yüksel
korkusuz kadınlar sevdim, 
gözleri ışık ışık hürriyet
ellerinde ekmek ve gül
dizlerinde kitap, dillerinde şiir
.
ne devrimler yaptılar ey!
yüreğimin kızıl meydanında
parlak alınlarıyla, onurlu ve dimdik
saçları karanfil kokan cesur kadınlar
.
Ulaş Yüksel
8 Mart Dünya (Emekçi)  Kadınlar Günü 
bir ateş belirdi gönlünde Âdem'in
sırrını cilalayan ustaca seyr çün 
merkep sırtında yüklü yakıtı 
tevrattan muştucu yalım. 

vuruyor çakmak taşını kamil kundakçı
yanıyor alev alev İskenderiye Kütüphanesi
ve yeni bir yapı yükseliyor içten içe 
duvarları kan ve et ve kemik kirişleri
raflarında latif saifeler
ister oku ister seyret
temeli heep, 
tavanı hiç.

Ulaş Yüksel
hep sanaydı andacıma düşen söz. taa en başından beri 
yazdıklarıma dokunmak zamanı fakat artık. bu ne kuvvetli sezgi
sihrini yitirdi çoktan kelam. gayri saçılsın gizli hazinem
bir suret giy gel artık canımın içi. nerdesin...

'Ulaş Yüksel
incir düştü öteye 
genç zeytinin dibine
kün dedi tanrı
tutuştu yağlı kandil

'Ulaş Yüksel