28 Haziran 2016 Salı

Mecnun çöllerde kavruldu
Kurda kuşa varıncaya 
haykırdı aşkını

Leyla mı
O en zorunu yaptı
Gıkı çıkmadı 

Sustu !

Ulaş Yüksel

15 Haziran 2016 Çarşamba

Ne uzun boynun ak pak 
kim bilir kaç öpücük sığar 
Ama ben avare az buçuk
seyrinden öpmeyi unuturum
Yeltensem bi an hani şöyle 
vallahi kokundan bayılırım 

Ulaş Yüksel
Gülüşü nar çiçeği
Okşar adam yanımı
Bakışı çiy tanesi 
Söner yüreğimin yangını

Durul artık yeter 
Çalkalanma gayrı
A benim ayran gönlüm 
Alma  güzeller ahı

Ulaş Yüksel

12 Haziran 2016 Pazar

Seni arayıp sormamaya devam edeceğim
Taa ki sen bu ihtiyaçtan kurtuluncaya Eleni 
Devamı, ya sonrası diye  bir şey yok 
Sorma artık sükut elbiseni kuşan 
gözlerine bakarak söylemeli 
Ol dem de son sözü.
İlk kelâmı...

Ulaş Yüksel / bAĞımlı

11 Haziran 2016 Cumartesi

Meryem sırrını bağırır 
Midasın kulakları sağır
Ay, indi inecek kuyuya 
Fesleğen kokacak sokağım
Soluğu İsa nefeslim ey !
Gamzelerin Haziran sıcağı

Ulaş Yüksel /Toros Tabletleri

10 Haziran 2016 Cuma


Üç asırdır gönül gayyanda 
Kendi yüzüne dalgın 
Çehren yine acılar mezarlığı
Ama bir gülsen hani bilirim
En güzel sen gülersin artık
Acının kabuğunu kıran 
Bir derviş misali...

Ulaş Yüksel /Toros Tabletleri

Gayya:  Sırat köprüsünün altında bulundugu var sayilan bir kuyunun veya derenin adi
Kimsenin aşk yarasına 
merhem olma Eleni
Yaralar iyi olur, 
merhem ecza dolabına...
Bekle onun için, 
sen, biraz daha bekle 

Hem değil mi ki ?
Onun yarasını sarmak,
en büyük ihanet aşka !

Adam dediğin kimdir, 
kime denir Eleni
kendine merhem olana 
Yaralar deri degiştirdiğinde de hâlâ,
sana yakın durana...

Ulaş Yüksel
Zamanın tozunu biriktiriyorum
Penceremin küpeştesinde
Üflesem kendimden eksilirim

Ulaş Yüksel


3 Haziran 2016 Cuma

Bana  bir şeyler oluyor
Anlatmak gereği dahi duymadığım
Merak bile etmediğim bir şeyler
Bana bir şeyler oluyor Eleni

Hiç  olmadığı  kadar ;
                                      hiç 
                                             bir      
                                      şey
Hiç bir şey olmuyor !

Ulaş Yüksel
Bir de bunu denemeli 
Herkesin hiç kimsesi olmayı
Belki yorgunluğum 
                    son bulur
Bu hiçliğin belki 
                    kırk yıl hatırı kalır

Ulaş Yüksel

1 Haziran 2016 Çarşamba

hangi terazinin şakülü şaşmamış
hangi çağda ölüm duvarını aşmamış
sevmeyen kalpler kurumuş 
yaşamın tadına varmamış

Aşk pintisi, sevi varyemezi !

sev be adam sev
alınıp satılmaz bu cevher
bedava sevmek bedava 
geberinceye kadar sev

Ulaş Yüksel
alaylıyım ben
o yüzden toprağımda
hep böyle 
gecekondu şiirler 

beri gel, uzak durma 
                        otur soframa 
biraz da soğan koksun ağzımız 
                         yahu ne çıkar

Ulaş Yüksel
Senin kutsalın 
benim ruhumda
onulmaz bir yara açıyor 
bağışlamamayı, derken;
ucu kendime kıvrılan
anarşik bir affedişi 
kazıyor zihnime,
Ilık sularımda
arınıyorum

ve ben işte 
O
kesiğin rahminden 
doğuyorum 
kırmızı bir karanfil gibi
hüznümtrak 
kokular saçarak

-bu kaçıncı ölüm 

Ellerin Eleni 
karanfile deymesin hele
sakın koklama sakın 
kırmızının belleği ki o;
kanatır kadim yarayı 

Ulaş Yüksel
şimdi göz kenarlarımda  bir kaç çizgi,
çırılçıplak, boylu boyunca uzanmış 
alnımın cumbasında bir çift çatıkkaş
hiçbir şey kalmadı güzel hatırlanacak 
senden bana gülümseyen hiçbir şey

anılardan acılar yontuyorum işte bak
tek yaptığım iş bu aylardır
sahi okuyor musun zaman zaman 
kara kalem çalıp karaladıklarımı evet 
eminim okuyorsun nefretini bileyleyerek

en büyük talihsizliğim 
tertemiz dogduğum o kentte kirlenmek
ve en büyük talihim yine bu olsa gerek
doğmak o balçığın içinden 
otuz yedisinde bu kez acının rahminden
kendimi yeniden var ederek 

sağol canımın içi ellerine sağlık 
nasıl da yoğurdun
ko efsaneyi bir kenara; 
kaburga kemiğiymiş Adem'in Havva 
yalan vallahi yalan, beni sen doğurdun 

Ulaş Yüksel