31 Ekim 2010 Pazar

Saklambaç


O kadar olgunsun ki
ve bir o kadar bilge
Bir çocuk gibi bakmayı
nasıl beceriyorsun hayata

Ellerinden tutuyorum düşlerimde
Yitiyorum sonra yeşil haresinde gözlerinin
Taşan rujunun bulaşığında

Bir oyun tutturuyorum,
Kayboluyorum sonra telaşlıca
Eriyip yitiyorum o çocuk yüreğinde
''Elma dersem çık, armut dersem çıkma'' diyor Eros
Çıkmaya da niyetim yok zaten
Oldu, tamam aç gözlerini

Hadi, şimdi söbele  kendini

Ulaş YÜKSEL

(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.


29 Ekim 2010 Cuma

Şairlik Şöyle Dursun
























dize eritiyorum harında
mısra dövüyorum örsünde yüreğimin
bir şeyler oluyor bir şeyler
hiç ummadığım bir şeyler

döküyorum sonra parşömen kalıplara
ve oturup izliyorum bir resme bakar gibi
bir kedinin başını okşuyorum büyük ellerimle
göz kırpıyorum bir çocuğa 
bir çiçeği kokluyorum fakat koparamıyorum dalından

babam geliyor aklıma
çıkarıp cebinden mendilini
siliyor bütün köy çocuklarının
tek tek burunlarını
kıskanmıyorum da artık
çıkarıp cebinden tarağını
Tarıyor her birinin altın saçlarını

yumruğumu sıkıyorum sonra
yumruğum bir lale soğanı
yumruğum cennet eder dünyayı

bir şeyler oluyor içimde
güzel bir şeyler ...
şairlik şöyle dursun
şiir oluyorum gitgide
şiirleşiyorum giderek

Ulaş YÜKSEL / ŞAİRLİK ŞÖYLE DURSUN

Bana göre şiir; insanın kendi manevi yolculuğunda, o içsel arayışında üzerine bindiği kanatlı bir attır. 

Mühim olan bu yolculuğun sonunda şiir yazmış olmak için değil, yazarken daha şiir aynasından kendini seyredip, şiirin kendisi olmaktır. Yani diğer bir anlatımla; yoğun bir şekilde içe dönerek sezgilerini de kullanıp sürekli bir biçimde kendi ile bir muhabbet halinde şairin öz hakikatiyle buluşmasıdir. 

İşte bu işin sonunda orada bir alfabe, harf, kelime, cümle, ses, söz duyamazsınız. Artık şiir ya da kullandığınız her ne ise sizi gerçek kimliğinizle buluşturmuş ve o evrimi gerçekleştirip, hakikatte gerçek bir insana ait kemali elde etmenizi sağlayıp, olmanız gereken şey olduğunuzu göstererek bu kutsal görevi yerine getirmiştir. 
Artık sizde ki gerek toplumsal şartlanmalar, gerek aile ve arkadaş çevresinde ki yanlış inanç kalıpları ve dahi kültürel faktörlerin etkisi ile evvelce paslanmış olan cevheriniz bu kirlerinden arınırak ışıl ışıl parlamaktadır. 
Ayna, aynaya bakan ve aynadan yansıyan aynı potada eriyerek tekleşip evrimini tamamlamış, yazmak fiili de işte tam da burada hükmünü yitirmiştir artık.

Şairin bundan sonraki uğraşı; olsa olsa bir eğlence, gönlünü hoş etme eylemi olur. Onun için şiir bir meşgaledir artık. Evet sanat (şiir); bir amaç değil, her zaman bir araç olup; başta da dediğim gibi en kısa yoldan öze ulaştıran kendini bilme aracı olup kanatlı bir attır, pegasustur şiir. 
Şairin kendine yolculuğunda ki aşk atıdır, Burak'tır şiir.

Ulaş Yüksel

27 Ekim 2010 Çarşamba

Y'ol




Ne çıkmışlığım vardı yola
Ne de bir yer edinmişliğim
Hep, yoldaydım aslında
Kendimeydi tüm adımlarım

Ve yol bir çemberdi
İçimdeki en uzun,
en kısa seyahat

Y'OL ...
Yol bendim aslımda

Bendim uzayıp giden hep ufuk aşırı
Kendi voltasında bir adam
dalgın, düşünceli

Kendiliğinden çözülüyor şimdi kilidi
içimdeki tüm kapıların

Hürüm ...

Ulaş YÜKSEL / Y'OL / 2010

19 Ekim 2010 Salı

Ustaya - 2

















Hala gözyaşı dökebiliyorsak

Hala cız ediyorsa yüreğimizin bir yanı
Ve hala inanıyorsak gelecek güneşli günlere
O manevi döldendir yüreklerimizde maya tutan
Mutlaka vucud bulacak, bu imandır bizi ayakta tutan

Ulaş YÜKSEL

(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.


12 Ekim 2010 Salı

Şimdi Oldu

Tamam şimdi oldu !
artık gerek yok dediğin yerdedir
gerek yok dediğin işe devam etmek
atma elinden orağı ! en güzel sana yaraşır
en güzel sana artık bu
mahsulü biçmesi

Ulaş YÜKSEL / Şiir Harmanı /2010

(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Kara Patoz




Olur gün,
Gün olur harman olur
Ne alınır bu emek, ne satılır
Bir verilen, bin alınır

Savrulur bir kara patozun ağzından
Ümmügülsüm bacının gelinlik rüyası
Savrulur saman sarısı simleri
Ağar mavi ğöğe dantelası
Aydınlanır yüreği

Savrulur bir kara patozun ağzından
çakır gözlü, sarışın, kocaman elleriyle
tek atışta, attığını vuran Sarı Musa'nın
çift horozlu av tüğeği
Ağar mavi göğe saçmaları

Savrulur kara patozun ağzından
Zeynel dayının oğlu Mehmet'in düğün tepsisi
Savrulur avluda yeni bir evin kerpiç taşları
Karışır çamuruna sarı saman

Ağar bu muhacir köylülerin
Temiz ve kanaatkar düşleri
Ağar mavi göğe bir yaz akşam
ı

Olur gün, gün olur harman olur

Ne alınır bu emek, ne satılır
Eeey efendiler !
Bir verilen, elbet birgün bin alınır

Ulaş YÜKSEL / KARA PATOZ / 2010


(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.