ordularıyla ve silahlarıyla öğünen değil
bunlardan utanan bir insanlık düşlüyorum
Ulaş YÜKSEL
27 Ekim 2014 Pazartesi
tam bir dibe vuruş gerekli
kelimeleri birbirine ulayamadığım, aşı tutmayan
halimi anlatamayacağım öyle derin bir yangın
ki; son kez küllerini birktirmek için
tunçtan bir kavonozda
asırları aratmayan
bir kaç saatte olabilir bir kaç gün de
sabrım kalmadı artık aziz
ince hastalık,
büyük veba ''ertelemek''
ağzını sıkıca kapa
mısra düşmesin bir süre dudaklarından
belki bir şiir okurum sonra da
kabuğu çatlar cevizin ansızın
o ince zarıda yırtılır belki yokluğun
yine yeniden
yaratmak kendimi en baştan
kendi ellerimle bu kez
bu son ölüm olur artık kimbilir
ilk dirilme hiç ölememecesine bu kez
sularım bulansın istemiyorum artık aziz
tam bir dibe vuruş gerekli
artık ölmek istemiyorum
Ulaş YÜKSEL
kelimeleri birbirine ulayamadığım, aşı tutmayan
halimi anlatamayacağım öyle derin bir yangın
ki; son kez küllerini birktirmek için
tunçtan bir kavonozda
asırları aratmayan
bir kaç saatte olabilir bir kaç gün de
sabrım kalmadı artık aziz
ince hastalık,
büyük veba ''ertelemek''
ağzını sıkıca kapa
mısra düşmesin bir süre dudaklarından
belki bir şiir okurum sonra da
kabuğu çatlar cevizin ansızın
o ince zarıda yırtılır belki yokluğun
yine yeniden
yaratmak kendimi en baştan
kendi ellerimle bu kez
bu son ölüm olur artık kimbilir
ilk dirilme hiç ölememecesine bu kez
sularım bulansın istemiyorum artık aziz
tam bir dibe vuruş gerekli
artık ölmek istemiyorum
Ulaş YÜKSEL
kaç cenge girdim,
kaç öldüm dirildim
bak,
boza çalar saçlarım
artık çok yorgunum.
bilirsin...
bir kurdu,
ancak içindeki kurt yiyebilir.
şimdi söz ver bana,
düşürme şurama hiçbi'gün
o amansız ikirciği
asla !
bakma böyle delişmen baktığıma
asla kıyamam ben bir cerene
kursağımda ki zehir karışır kanıma da
ne yapsan yine de dişim geçmez etine
seviyorum...
çünkü seviyorum.
Ulaş YÜKSEL
kaç öldüm dirildim
bak,
boza çalar saçlarım
artık çok yorgunum.
bilirsin...
bir kurdu,
ancak içindeki kurt yiyebilir.
şimdi söz ver bana,
düşürme şurama hiçbi'gün
o amansız ikirciği
asla !
bakma böyle delişmen baktığıma
asla kıyamam ben bir cerene
kursağımda ki zehir karışır kanıma da
ne yapsan yine de dişim geçmez etine
seviyorum...
çünkü seviyorum.
Ulaş YÜKSEL
koca bir ormanın,
o iştahlı gürültüsünü taşıyor gözlerin
öyle bakma,
çok olmadı sürüden ayrılalı,
gayb'olurum
birazdan ay çıkar, sıçrarım ansızın
dalarım birazdan gözlerinin halkasından içeri
kaç cenge girdim,
kaç öldüm dirildim. yorgunum
bir kurdu, ancak içindeki kurt yiyebilir bilirsin
ve ne yapsan dişim geçmez etine. seviyorum
söz ver bana,
düşürme sen de içime diğerleri gibi
o amansız ikirciği
Ulaş Yüksel
7 Ekim 2014 Salı
-
- KOBANE
Bir film izliyor bir kaç kürt çocuğu
dayanıp kahvehanenin buğulu camına
Dayanamayıp ben de katılıyorum aralarına
Ses yok ama olsun, ziyanı da yok hani
biz uydururuz bir şeyler nasıl olsa
Mavi bir gökyüzü yorganımın altında
serde şaiirlik var hem, çocuğum daha
Suyun karşı yakasına geçirmeye çalışıyor kuyruklu bir piyanoyu
portakal sandıklarının arasında meksikalı kaçakçı
Gemi yan yatıyor birden, dağılıyor suyun yüzüne piyanonun tuşları
Derken bir şarkı tutturuyor hep bir ağızdan nehrin şişman kurbağaları
Ellerimden kayan bir kavanoz gibi dağılıyor o kürt çocuğun düşleri
Ve nerden, nasıl, keskin bir portakal kokusu çalınıyor burnuma
ya ben filmin içindeyim, ya böylesi şaşırtan bir tesadüf
Boya sandığım, kararan ellerim, on üç yaşım ...
Üşüyorum, sızlıyor burnumun direği
Babam düşüyor ansızın usuma,
ansızın bir ülkenin yarısı...
Ulaş YÜKSEL / Kobane
Bir film izliyor bir kaç kürt çocuğu
dayanıp kahvehanenin buğulu camına
Dayanamayıp ben de katılıyorum aralarına
Ses yok ama olsun, ziyanı da yok hani
biz uydururuz bir şeyler nasıl olsa
Mavi bir gökyüzü yorganımın altında
serde şaiirlik var hem, çocuğum daha
Suyun karşı yakasına geçirmeye çalışıyor kuyruklu bir piyanoyu
portakal sandıklarının arasında meksikalı kaçakçı
Gemi yan yatıyor birden, dağılıyor suyun yüzüne piyanonun tuşları
Derken bir şarkı tutturuyor hep bir ağızdan nehrin şişman kurbağaları
Ellerimden kayan bir kavanoz gibi dağılıyor o kürt çocuğun düşleri
Ve nerden, nasıl, keskin bir portakal kokusu çalınıyor burnuma
ya ben filmin içindeyim, ya böylesi şaşırtan bir tesadüf
Boya sandığım, kararan ellerim, on üç yaşım ...
Üşüyorum, sızlıyor burnumun direği
Babam düşüyor ansızın usuma,
ansızın bir ülkenin yarısı...
Ulaş YÜKSEL / Kobane
5 Ekim 2014 Pazar
yol kendi içine kıvrıldı...
ne kadar uzasa da voltam
hep aynı avluda buluyorum kendimi
ah! bu nasıl esirlik böyle
bir ayağı hürriyet, prangalı diğeri
nasıl oluyor da gülerken gözüm
içimde bir keder oğullanıveriyor
böyle anlık ve derin...
derken usuma düşüyor Barış çocuk
havalanıyor uçurtma minicik ellerinden
mavi gökle sevişiyor ipin ucunda kalplerimiz
avluda yine hüzün
kan sızıyor göğün sarkacından
kırmızıya boyanıyor avlu
vurmasınlar uçurtmayı !
ah! ellerimiz yine kan
Ulaş YÜKSEL / Madalyon
ne kadar uzasa da voltam
hep aynı avluda buluyorum kendimi
ah! bu nasıl esirlik böyle
bir ayağı hürriyet, prangalı diğeri
nasıl oluyor da gülerken gözüm
içimde bir keder oğullanıveriyor
böyle anlık ve derin...
derken usuma düşüyor Barış çocuk
havalanıyor uçurtma minicik ellerinden
mavi gökle sevişiyor ipin ucunda kalplerimiz
avluda yine hüzün
kan sızıyor göğün sarkacından
kırmızıya boyanıyor avlu
vurmasınlar uçurtmayı !
ah! ellerimiz yine kan
Ulaş YÜKSEL / Madalyon
bazı kadınlar var ki azizim
onları hep güldüreceksin
güldüreceksin ki yüreğin büyüyecek
onların yüzünde hüzün bir mahşer yeri
güldüreceksin ki kıyamet hiç kopmayacak
bazı kadınlar var ki azizim
onların eli hep bir yetimin başını okşar
onların yüzünde hüzün tarifsiz bir şevkat
dokunma onlara... öylece seyret
seyret ki; yıkansın merhametin suları ile yüreğin
onların yüzünde hüzün ömre anlam, kalbe cila
Ulaş Yüksel
onları hep güldüreceksin
güldüreceksin ki yüreğin büyüyecek
onların yüzünde hüzün bir mahşer yeri
güldüreceksin ki kıyamet hiç kopmayacak
bazı kadınlar var ki azizim
onların eli hep bir yetimin başını okşar
onların yüzünde hüzün tarifsiz bir şevkat
dokunma onlara... öylece seyret
seyret ki; yıkansın merhametin suları ile yüreğin
onların yüzünde hüzün ömre anlam, kalbe cila
Ulaş Yüksel
3 Ekim 2014 Cuma
-BAYRAMINIZ KUTLU OLMASIN !
koyunları sayarken kuzuların sessizliğinde
uykuyla güreş tuttuğum bir an kan ter içinde
kara bir koyun sokuldu yorganımın altına
Suriye'li bir çocuğun ıslak bakışlarıyla
sadece gözleri seçilen kara bir koyun
sessizce fısıldıyordu titreyerek
- sakla beni...
- tekbir getirip kıyacaklar bize
- ne olur sakla beni.
U. Y. / TEZKERE / KURBAN
koyunları sayarken kuzuların sessizliğinde
uykuyla güreş tuttuğum bir an kan ter içinde
kara bir koyun sokuldu yorganımın altına
Suriye'li bir çocuğun ıslak bakışlarıyla
sadece gözleri seçilen kara bir koyun
sessizce fısıldıyordu titreyerek
- sakla beni...
- tekbir getirip kıyacaklar bize
- ne olur sakla beni.
U. Y. / TEZKERE / KURBAN
2 Ekim 2014 Perşembe
bir kırılmanın daha eşiğindeyim yine
bakalım hangi dağın ardından doğacak güneş
başlarını kopardığım kuşlar dönüyor bir bir
İnSAnın nefesini taşıyarak bu kez kanatlarında
kaftan kafa anka ey! gel, kon sadrıma
bütün haşmetiyle dans ediyor
şuh sesiyle şarkılar söylüyor gelenek. bu son şenliği
mavi gözlü bir çocuk parmağını emiyor usumun rahminde
yıkanıyor zihnim doğum sularıyla. arı, saf, tertemiz
gebeyim, yüklüyüm ey Meryem!
dokuz doğuyorum yine
'Ulaş Yüksel / Çarmıh
bakalım hangi dağın ardından doğacak güneş
başlarını kopardığım kuşlar dönüyor bir bir
İnSAnın nefesini taşıyarak bu kez kanatlarında
kaftan kafa anka ey! gel, kon sadrıma
bütün haşmetiyle dans ediyor
şuh sesiyle şarkılar söylüyor gelenek. bu son şenliği
mavi gözlü bir çocuk parmağını emiyor usumun rahminde
yıkanıyor zihnim doğum sularıyla. arı, saf, tertemiz
gebeyim, yüklüyüm ey Meryem!
dokuz doğuyorum yine
'Ulaş Yüksel / Çarmıh
göğe benzer yüreğin
benim ellerim deniz
kuşlar uçar senin yüreğinde
ellerimde balıklar oynaşır benim
çok benzeriz aslında
halkları başka başka olsada
ikimizde daha çok mavi
daha çok insan ikimizde
göğe saçılıyor ellerinin murekkebi
suya düşüyor ellerim sevdayı
ağıyor göğe yüreğimin yükü
menevişleniyor suda yüzün
renkleri birbiriyle sevişen
o belirsiz berzahta buluşur mu dersin
Ebem kuşağında, bir gün ellerimiz
kimbiilir...
bir yağmurla belki
karışır göğe balıklar
belki kuşlar suya iner
uzansam o büyük boşluğa ki
arayı ancak bir aşk doldurur
tutar mısın ellerimi o vakit
iyi düşün bunu, bir daha düşün
ne varsa ellerimizde var
öyle mavi ellerimiz...
'Ulaş Yüksel
benim ellerim deniz
kuşlar uçar senin yüreğinde
ellerimde balıklar oynaşır benim
çok benzeriz aslında
halkları başka başka olsada
ikimizde daha çok mavi
daha çok insan ikimizde
göğe saçılıyor ellerinin murekkebi
suya düşüyor ellerim sevdayı
ağıyor göğe yüreğimin yükü
menevişleniyor suda yüzün
renkleri birbiriyle sevişen
o belirsiz berzahta buluşur mu dersin
Ebem kuşağında, bir gün ellerimiz
kimbiilir...
bir yağmurla belki
karışır göğe balıklar
belki kuşlar suya iner
uzansam o büyük boşluğa ki
arayı ancak bir aşk doldurur
tutar mısın ellerimi o vakit
iyi düşün bunu, bir daha düşün
ne varsa ellerimizde var
öyle mavi ellerimiz...
'Ulaş Yüksel
derdimiz ne bizim
ne zoru var bu uykunun bizle böyle
çok sevdim Nazım ustam çok
dizindeki sızılar da beni
sen rahat uyu...
ve bakma böyle acizlendiğime
vurmuş mührünü bir kere,
kaçmak olur mu
mısra düşmüş felek alnımıza,
şiirin gölgesinde uyumak miras bize
biz ki eeey
gecenin gücü yetmez !
geceyi uyuturuz koynumuzda
'Ulaş Yüksel / Şairin Ninnisi
ne zoru var bu uykunun bizle böyle
çok sevdim Nazım ustam çok
dizindeki sızılar da beni
sen rahat uyu...
ve bakma böyle acizlendiğime
vurmuş mührünü bir kere,
kaçmak olur mu
mısra düşmüş felek alnımıza,
şiirin gölgesinde uyumak miras bize
biz ki eeey
gecenin gücü yetmez !
geceyi uyuturuz koynumuzda
'Ulaş Yüksel / Şairin Ninnisi
aynı göğün kuşları kalblerimiz
yani diyorum ki; salıversek
bir bulutun içinde
kaybolur muyuz umursuz
nasıl geçilir başka türlü
altı yönden, beş duygudan
kırıp zincirlerini öyle hür
mekandan ve zamandan
eeey aşk! büyük şifacı! etme.
bak, yine kırıldı akıl fincanım
çalacak başka kapım mı var
derdim de sensin dermanımda
bir tek sen sararsın yine yarayı
'Ulaş Yüksel
02.10.2014
yani diyorum ki; salıversek
bir bulutun içinde
kaybolur muyuz umursuz
nasıl geçilir başka türlü
altı yönden, beş duygudan
kırıp zincirlerini öyle hür
mekandan ve zamandan
eeey aşk! büyük şifacı! etme.
bak, yine kırıldı akıl fincanım
çalacak başka kapım mı var
derdim de sensin dermanımda
bir tek sen sararsın yine yarayı
'Ulaş Yüksel
02.10.2014
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)