29 Ocak 2015 Perşembe

ilk kez susmayı deniyorum seninle
söz girmemiş derin orman yüreğim

'Ulaş Yüksel

28 Ocak 2015 Çarşamba

çocuklar geçiyor penceresinin pervazından
karışıyor kocaman yüreğine o büyük cümbüş
hayal mayal yansımış cama sulüeti
terlemiş bıyıkları, mürekkep elleri
andacında koşturuyor çocuklar
andacı bir panayır yeri...

Ulaş YÜKSEL
aşk durağanlık kaldırmıyor 
hadi didiş benimle 

'Ulaş 

25 Ocak 2015 Pazar

bir türkü söylesem dağılır mı bu giz
ya da sussam derin derin;
kaç türkü geçer içinden

'Ulaş Yüksel

22 Ocak 2015 Perşembe

cebinde paran yoksa eğer
uzaklardan sevmeyecen arkadaş
yollara düşmeyecek gözün 

ovuşturmayacan elerini ah edip vahlanarak
başka kentlerin güneşine karşı dönüp yüzünü
hasret kalmayacak tenin  hiçbir sıcaklığa

mesafeler büyütür derler, öyle de sahiden
çirkin bir deve dönüştük fakat çoktan
ne kalp dayanır artık, ne bu beden...

'Ulaş Yüksel
bir çiğ damlası daha düşer mi dudağından geceye
malûm, hiç  yitirmediğimiz umut  karanlığın ışıması

'Ulaş Yüksel

15 Ocak 2015 Perşembe

işte aramızdaki yıkılmayan o kalın duvar
yüzüne eklediğin yabancı gülüşler
nasıl uzanabilirim onca şeyden sonra
olmuyor, dokunamıyorum artık yüreğine

ve azat ediyorum seni gönül kafesimden
senin zincirlerin hem hüriyetime gem vuran
zorla sevda sürülmüyor, unutulmuyor hiçbir şey
çıkmıyor insanın içinden dehşetle istesede bazı şeyler

'Ulaş Yüksel / Duvar
bu aşk denen nesne 
neme meret bir şey
çirkin desen değil
güzel desen,
yaralamadan bırakmaz

Ulaş Yüksel

8 Ocak 2015 Perşembe

gözlerinde taşır insan gülüşünü
boyalı dudaklarda değil
şavkı düşmemişse yürekteki ışığın
işte o gözlerin retinesına
itibar edilmez ...
ağız dolusu gülse ne ?

talihliyim... 
ve bahtiyar
kalpleri gözlerinden okunan 
sıcacık ve samimi
pazarlıksız gülen insanlar tanıdım
denize kıyısı olan gülüşler

'Ulaş Yüksel

7 Ocak 2015 Çarşamba

çoktan sindi kağıda
ölen çocukların, 
kırılan kalemlerin 
ve maden ocaklarının karası 
hiç olan zahmetin ve alınterinin

aylaklığımı vurma yüzüme...
artık dönemem.anla !

sadece benim değil bu dert
andacım et kokuyor necedir
ateş ve su aşkına
yer ve gök aşkına
giyinip emeğin çelikten zırhını
haklı öfkesiyle sıkarak dişini 
kendini en baştan yaratıyor

Ulaş Yüksel

5 Ocak 2015 Pazartesi

aşık olmak geçti bizden
adamakıllı sevelim biz.

Ulaş...
suskunun içindeki inceliğe vakıf değilse insan
o henüz kendini tanımıyor demektir 

kendi boşluğuna düşüp iz bırakamışsan henüz
yolun uzun senin arkadaş, haddinden de uzun

Ulaş Yüksel

3 Ocak 2015 Cumartesi

ağarsa tan yerleri ellerinden başlayarak
ısınsa hanemiz saksıda çiçek boy verse
elim ekmek tutsa artık sebat etsem bir işte
yine kaleme ulasam akşamları emeği
uzansam tüm yorgunluğumla andacıma 
dalıp dalıp gözlerine uzansam ak kağıda

Ulaş Yüksel
Ancak bir aşkla dolar.. iki mavi arası.
dağ gibi bir yalnızlık olup geldi yeni yıl
bacadan değil bu kez olgun 
kırlaşan sakallarıyla çaldı kapımı

birazdan takarım koluma, 
dolaşırız biraz 
biraz soluklanırız sonra derin

seyrederiz kayalıktan 
bütün kalabalığına rağmen 
bizden daha yalnız bir kenti

hayır hayır...
çoktan değişti hüznün adı

Ulaş Yüksel
en çokta bu saatleri seviyorum
hele bir de yağmur yağmışsa yine böyle
cam gibiyse hele birde gökyüzü
serildiyse Boyalı Ovası'na 
dayayıp sırtını Toroslara 
menevişlenen ışıklarıyla bilmem kaç köy

bu demlerde ben, seyr ehliyim 
bu demler, kendimden geçerim ben

Ulaş Yüksel