15 Eylül 2014 Pazartesi

saat üç otuz 
sönmüş köyün ışıkları 
caminin üstünde, kilisenin hizasında, 
karanlığın tam ortasında 
üşür gibi titriyor bir ateş
başında  ki adam belli belirsiz 
elleri benimkiler gibi

göğe ağıyor kasılan şehveti, 
yay gibi gergin 
nurdan bir elma asılı semada 
iç geçiriyor ay yarım
sigarayı bıraktığından beri öyle güçlü
sıksa suyunu çıkarır taşın ve fakat,
içinden bir ses hep; 
deymez diyor deymez
yıkılıp duran şu mahşer yerinde 
delice koşturmaya

- hem ne uğruna !

yollar sizin olsun, 
çarşı pazar, ışıklı caddeler
olmazsa olmazlarınız topyekün sizin
ben acımdan öleyim 
ne çıkar...

inemem buralardan inmem, 
kaybolurum anlamsız kalabalığınızda
ayrılmam artık bu tenhalığımdan
Dokunmayın yalnızlığıma
yollar sizin olsun, yollarınız...
dağlar benim.

Ulaş Yüksel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder