28 Ekim 2015 Çarşamba

Ruhun sevişmeye istekli bir kısrak
Ha çıktı bedeninden, ha çıkacak
Görüyoruz birbirimizi biliyorsun
Tenin ve etin ötesinde bir gözle çırılçıplak

Ve fakat bende anlamıyorum işte
Nedir bizi aşan bu çıldırtan cilve
İçten içe tüketen bu bulanık imge
Ellerini tutmanın, sonra dokunmanın
Sonra dokunmanında ötesinden sızan o ışık 
Kandilimizi söndürecek olan o çıldırtan nur 

Haydi gözlerimizi sürmeleyelim
Nasıl da  sardı hanemizi amber kokusu
Haydi, hırkamızı çıkaralım
Eli kulağındadır.bekleyelim

'Ulaş Yüksel
Şuurun birlikte, kalbin sevideyse eğer
En zenginisin tüm alemin arkadaş


 'Ulaş Yüksel
" Neşe bulaşıcıdır " demiş 
Kim demiş bilmem orasını
Fakat esaslı laf etmis hani
Neyse, bi'yol geçmeyelim bunları
Bir gamzesin ağzımın kenarında artık

Ulaş Yüksel
Hemen çıkmalıyım sokağından yahut,
vurulup düşmeliyim, vaciptir, boylu boyunca

Ve kim ölü diyebilir ki hem söylesene,
Katli aşk elinden olana..

'Ulaş Yüksel / Katli Vacip
Bana o günü anlat
Yaşamını değiştiren günü
İlk nereden yaralandın Eleni
Kanadığın yerlerden başla anlatmaya
Ve acının sırrındaki o ince varoluştan bahset

 'Ulaş Yüksel
Biriktirdigim tüm anıları  yığdım önüme  şimdi
Tek tek üfleyerek üzerini kaplayan duygu tozlarını
Yüklediğim anlamlardan soyarak birer ikişer
Yeniden diziyorum imdi gönül evimin tuğlalarını
Ve artık eminim buna Eleni
Çıkan onca yangın bu bağdan dermek içinmiş 
O kendine has, o en güzel gülleri...

 'Ulaş Yüksel
Sen benim en büyük kaybımsın
Yaramı tebessümle pansuman ettiğim 
Aklımda bitirdiğim, yüreğimden silemediğim..

 'Ulaş Yüksel

22 Ekim 2015 Perşembe

Özlemişim...
zaman üstü sesini

Ulaş Yüksel

21 Ekim 2015 Çarşamba

Sesin dalgalar misali döverken yüreğimin küpeştesini
Yırtılır gider içimde geçmişin tel örgüleri
Ben  ki bu dem ilklimini şaşırmış bir an yolcusu
Yahut sorularıni yitirmiş bir aşk sarhoşu
Dostum... yaz bu kelamımı aklının andacında bir yere
Insan ki; bir çift göz görmeye, zamanın evini viran eden
Sen sen ol yitirme o gözleri, sakın bırakma o elleri

Ulaş Yüksel
Yüreğime açılan 
bir pencere gülüşün

Ağzının küpeştesinde
Çiçeklenen bir türkü sevda

Ulaş Yüksel
Derin efkarı çöktü gecenin yine üstüme 
Olur bazan böyle demler.bu aralar sıkça
Onca neşenin içinde birden duruluverir insan
Nedendir anlayamazsın bi'türlü.çokça
Ve fakat bana öyle geliyor ki artık
sevilmek ihtiyacı hepten bu
Neyse...
koyarsak demogojiyi bir kenara imdilik;
Ne bastırıyoruz ama beee
Amma da  güçlüyüz he
Kuruyup giden kalplerimizle hani
kibirli birer tanrıyız her birimiz

Ulaş Yüksel
Bir tek suskuya
ve sevgiye yenik düştüm ben
Az şey mi Eleni
Anlamıyor musun sahiden
bu galibiyet değilde ne ?

 Ulaş Yüksel
Aklım aşağı ki korulukta her şeye rağmen
Tadı yok bu sonbaharın fakat
Hiç benzemiyor da önceki senelere
Yapraklar al al kızıl kan
Ne sarısı sarı ne kahvesi kahve

Niçin düşer dalından 
Vurulup toprağa onca can
Kirli bir mevsimin kurbanı bu kez tabiat
Niçin ağlar ağaç gövdesinden kopup giden
Pisi pisine nice ayrılık, nice ölüm 
Zemheri şu, kızıl kar, erkenden gelen.

Ulaş Yüksel
Kendine bile itiraf etmeye korktuğun
Bütün zayıflıklarını
Ayı  da şahit tutarak sıraladınya bu gece bir bir
Sadece bu yüzden sevseydim keşke  
gül rengi şarabı

Ve varsın sahoş desinler bize ne çıkar
Kendileriyle yüzleşmeye korkan kalabalıklar 
Perdelerin ardında o laf ebesi güruh
Ezber ettikleri bir inancın esiri
Ne varsa şu hayatta guzel. haram!

Dokundukça ışıldayan tenin,
Dudakların nerde Eleni
Öptükçe uyandıran derin uykulardan
Ellerin,  martı ellerin...

Biz ki, o narda, nuru görmüşüz
Ko, bu sır kalbimize mezar olsun
Anlatmaya çalışmak zaman kaybı
Varsın bilmesin kimseler.

Ulaş Yüksel

13 Ekim 2015 Salı

Artık duramam Eleni 
Böyle dövüyorken iç sesim döşümü
Ölürüm yazmasam 
pek ala biliyorsun bunu.

Hem değil mi ki nimete nankörlük bu
Kesilmez mi şiirler okumasam 
Derin orman gözlerine, 
Saçlarına omuz başlarından çağlayan,
Ellerine Eleni, 
martı ellerine, denizler icat eden
Kesilmez mi sus pus olsam 
bu kutlu nimetin ardı arkası.

Sen,
iyisimi bir dolma kalem al bana, 
Sarı saçlı mısraların başını okşarız çıkarsak yaza
Gel, gecenin rahminde şiir dölleyelim biz yine
Şurda Kasım'a ne kaldı
Birde ucuz şarap açtık mı
deyme gitsin keyfimize

Ulaş Yüksel
Kadim bir dosttur gece bize
Şiir yüzümüzü ağartan ay

İşten saymaz bir çoğunuz
Meslek değildir de zaten 
aşkın bulaştığı hiç, bir, iş.

Ateş böcekleri uçururuz 
yazdıkça  yarılan sadrımızdan harf harf

Biz ki dışardan değil içerden gıdalananlarız 
Ondandır ışık saçar hep parlak alınlarımız

Artık tasalanma benim için
Bir düşün hem, az sey mi bu ?
Aç kalmaz hiç bir gün bizim ruhumuz

Ulaş Yüksel
Kadim bir dosttur gece bize
Şiir yüzümüzü ağartan ay

İşten saymaz bir çoğunuz
Meslek değildir de zaten 
aşkın bulaştığı hiç, bir, iş.

Ateş böcekleri uçururuz 
yazdıkça  yarılan sadrımızdan harf harf

Biz ki dışardan değil içerden gıdalananlarız 
Ondandır ışık saçar hep parlak alınlarımız

Artık tasalanma benim için
Bir düşün hem, az sey mi bu ?
Aç kalmaz hiç bir gün bizim ruhumuz

Ulaş Yüksel
Gülüşü kadar kuvvetliydi kederi
Nerden bildiğimi sorma Eleni
Bende güzel gülerim bilirsin

Ulaş Yüksel

7 Ekim 2015 Çarşamba

Ne güzel şey insan olmak 
Acıtsa bile canını zaman zaman
Hüzne varıncaya dek sevmek
Kapılmadan çokça fakat ;
Tatmak iliklerine kadar kimi zaman.isterik

Bilgece ağlamak nedir bilir misin Eleni
Bir yangının içinde gül bağında dolaşmak
Gözyaşımın rengi diyorum, değisti nicedir
Bir orman yeşeriyor kalbimde ağladıkça bak artık

Ulaş Yüksel
Ruhumun inceliğini kavrayamadıysan hâla 
Bu da senin kalınlığın be güzelim

Yanlıs anlama; anlaşılmamak üzmüyor,  
Anlayamıyor olman mahsun ediyor beni

~Ulaş Yüksel
Altın  saçlı bir kadını hatırlatır bana böyle geceler
Omuzlarının üzerinde taşıdığı güneş gibi gülüşüyle 
Ne zaman uğrasa sokağıma ıslak saçlarıyla deli yağmur
dalar haneme hiç sormadan öyle paldır küldür 

Gecemi aydınlatan bir düş şimdi fakat artık
Vazgeçmeme rağmen peşimi bırakmayan bir hülya
Hic dokunamadığım, uzanıp erişemediğim
kimi sevsem benden önce sarılıp ısındığı
ucurtmam ve düşlerimin bile hep, 
daha yakın olduğu bir kadın...
ve kadınlar

Anne... 
dizlerin nerde 
Mecalim kalmadı 
Bir mısra daha düşsem murekkebi akar 
Bırakayım şu başımı kucağına bir an lütfen
Taşıyamaz oldum  bu yüreği artık inan 


Ulaş Yüksel
Roma(N)tizma

Hep böyle olur, aynı terane hep
Kemiklerim sızlar bu mevsim
Romantizma var bende Eleni

Ama  şu kalbimin mevsimi yok
Bana da sormaz hiç haa
Ritmi bozulur olur olmaz 
Yaz kış farketmez

Ulaş Yüksel
Keşke bir ağaç olsaydım
Daĺlarımda yemişlerimle
Salıncaklar kursaydı çocuklar
Özüme yürüseydi o sevinç
İlle çocuklar çığlık çığliğa
Varsın soyulsaydı kabuğum

~Ulaş Yüksel
Her fotoğraf bir şiirdir / Ulaş..
Ellerin düştü aklıma. 
sert kemikli
Ellerin bir marangoz elleri 
Bense aşk bahsinde ham 
hâlâ acemi
Yontulmamış kütük sanki

~Ulaş Yüksel
İzime düştün bilirim, görmesemde görürüm
Bütün sanrıların bitene kadar sadece
Sürecek hep bu pervasız yürüyüşlerim
Bibirine bağlı kuşlar koparacak o ipi
Ve o gün göğü tutuşturacak  kanatların
Izleyeceksin belki ol demde bir an ayılıp 
zaferin çildirtan  sarhoşluğundan ey !
Meydanda raksımı

uLÂs..
Şiirim ol kadın 
Okumaya doymayım ben seni 

~Ulaş Yüksel
Hiç bu kadar yakın olmamıştı ay
Hiçbir gün bu denli saydam gök
Ve sen şimdi bu saatlerde hep olduğu gibi 
Dehşetle merak ediyorsun ne yaptığımı...

Seni düşünüyorum,
senden başka hiç bir şey olmadığını
Ölesiye emin tüm hücrelerime varıncaya
Bu defa mübarek başını taşıyarak fakat
Üzerimden o büyük yükü atmanın verdiği bir bahtiyarlikla
Kutsal bir kaseyi taşır gibi omuzlarımın üzerinde nihayet

Kırılıyor bütün zincirlerim,
çözülüyor tüm düğümler bir bir
Sen ben oluyorsun, ben de sen işte canımın içi
Ve utuşuyor ankanın kanatları birdenbire. ölesiye hür
Haydi gidelim, bu gök yetmez artık bize

~Ulaş Yüksel

3 Ekim 2015 Cumartesi

İnancın senin en kalın perde
İnancın senin sırtına bindiğin anka
İster çek perdeyi kal dipsiz karanlığında
Ister bin sırtına dolaş göklerin ufkunda
Kararın senin cennet, seçimin cehennem

Ulaş Yüksel / İnancın Senin